Belediye Şirket İşçileri, İlave Tediyeleri (İkramiye) Dava Yoluyla Alabilir mi?

AYM, Yargıtay ve KDK Kararları Çerçevesinde Belediye Şirket İşçilerinin İlave Tediye Hakkı!

İsa YAZAR

Toplu Sözleşme Mevzuat Uzmanı

GİRİŞ

Kamu kurumlarında çalışan yaklaşık 1 milyon taşeron işçinin 24 Aralık 2017 tarih ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kadroya alınacağı ilan edilmiştir. Böylece Türkiye’nin yıllarca tartıştığı taşeron işçi sorununun çözümü ve taşeron şirketlerin aradan çıkarılarak zaten kamu kurumlarında çalışan işçilerin, 4/D sürekli işçi statüsü kazanması hedeflenmiştir.

Ancak 696 sayılı KHK’da belediyelerde çalışan taşeron işçiler açısından önemli bir ayrıma gidilmiş; merkezi kurumlarda çalışan işçiler sürekli işçi kadrosuna atanırken belediyelerde çalışanlar için farklı bir yol izlenmiştir.

696 sayılı KHK’nın hükümleri gereği belediyelerdeki taşeron işçiler, bu kurumların sahibi ya da ortağı olduğu belediye şirketlerine geçirilmişlerdir. Belediyelerin kurulu bir şirketi bulunmaması durumunda ise münhasıran personel çalıştırılmasına dayalı olarak belediye şirketleri kurularak işçilerin bu şirketlere geçiş işlemleri yapılmıştır. Dolayısıyla merkezi kurumlardaki taşeron işçiler kamu işçisi/sürekli işçi statüsü kazanırken, belediyelerdeki işçiler ‘belediye şirket işçisi’ olmuştur.  Böylece son derece parçalı olan kamu personel sisteminde yeni bir istihdam türü daha ihdas edilmiştir. Ayrıca taşeron şirketlerin yerine bir nevi yeni taşeron olarak belediye şirketleri konulmuştur.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 10 Kasım 2020 tarihinde yayınlanan Ağustos 2020 dönemi İşgücü İstatistiklerine göre; merkezi kurumlardaki sürekli işçi sayısı 477 bin kişiye, belediye şirketlerindeki işçi sayısı 494 bin kişiye ulaşmıştır. (TÜİK, 2020)

Taşeron işçilerin, ‘sürekli işçi’ ve ‘belediye şirket işçisi’ olarak iki gruba ayrılması, hem iş güvencesi hem de mali ve sosyal haklar açısından belediye şirket işçileri aleyhine bir durum oluşturmuştur.

Merkezi kurumlardaki taşeron işçiler, sürekli işçi kadrosuna geçirilmeleriyle birlikte 6772 sayılı Kanun icabı ilave tediye olarak ifade edilen yılda 52 günlük yevmiyeleri tutarında ikramiye almaya hak kazanmışlardır. Ancak belediye şirket işçileri, çeşitli gerekçeler öne sürülerek bugüne kadar ilave tediye hakkından yararlandırılmamışlardır.

Bu çalışmada, Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay ve Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) kararları çerçevesinde belediye şirket işçilerinin ilave tediye hakkı (ikramiye) irdelenecektir.

1-      İLAVE TEDİYE ÖDEMESİNİN YASAL DAYANAĞI

6772 sayılı Kanun’un birinci maddesinde, “Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu kanun maddesi, ilave tediyenin kapsamını belirlerken 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi vasfına sahip kişilerin ilave tediye alabileceğine hükmetmiştir. 

Buna göre;

-           Genel, katma ve özel bütçeli daireler,

-           Sermayesi değişen kurumlar,

-           Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar,

-           Belediyeler ve belediyelere bağlı teşekküller,

-           3460 ve 3659 sayılı Kanun kapsamına giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer kurum, banka ve ortaklıklarında çalışan işçiler, ilave tediyenin kapsamına girmektedir.

2-      BELEDİYE ŞİRKETLERİNİN HUKUKU STATÜSÜ VE 6772 SAYILI KANUN KAPSAMINA GİRİP GİRMEDİĞİ

Bu noktada tartışılması gereken, 6772 sayılı Kanundaki “belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller” ifadesinin belediye şirketlerini kapsayıp kapsamadığı ve belediye şirketlerinin kamu kurumu sayılıp sayılmayacağıdır.

Belediye şirketlerinin, sermayesinin belediyelerce karşılanarak kurulması, şirketlerin yönetim kurulu başkanlığının çoğunlukla belediye başkanları tarafından yürütülebilmesi, şirketlerin karar ve yönetim organlarının kendisini kuran belediye tarafından belirlenmesi, belediye şirketlerinin kendilerini kuran belediyeye bağlı olduklarını göstermektedir. (Kamu Denetçiliği Kurumu, 2019)

“Zaten bir sermaye şirketi, hisseler kime ait ise veya hisselerin çoğunluğu kime ait ise ona bağlıdır.” (Gözler, 2018, akt. Kamu Denetçiliği Kurumu, 2019)

Kemal Gözler, belediye şirketlerinin statüsünü daha detaylı da tartışmış ve şu değerlendirmeyi yapmıştır:

“Bu tür şirketler (...) kanunların verdiği özel bir yetkiye dayanarak kamu tüzel kişileri (il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri) tarafından kurulduğuna ve kendilerini kuran kamu tüzel kişilerinden ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olduğuna ve kendilerini kuran mahalli idarenin denetimi altında bulunduklarına ve bunlar bir takım kamu gücü ayrıcalık ve yükümlülükleriyle donatıldıklarına göre, bunlar birer kamu tüzel kişisidir ve dolayısıyla birer kamu kurumudur”. (Gözler, 2015, akt. Sevgili Gençay, 2018)

Anayasa Mahkemesi de İktisadi Devlet Teşekkülleri ile ilgili bir kararında, “Kamu iktisadî teşebbüsleri, 233 sayılı KHK’nin 4. maddesinde de öngörüldüğü gibi, ticarî esaslara, yani özel hukuk hükümlerine göre faaliyette bulunan ve kamu yararı amacıyla çalışan kamu tüzel kişileridir. Kamu iktisadî teşebbüsleri, özel teşebbüsler gibi kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde çalışmak durumunda olduklarından, dış ilişkilerinde ticarî ilke ve yöntemlere göre başka bir anlatımla özel hukuk kurallarına göre davranmak zorundadırlar. Kamu iktisadî teşebbüsünün özel hukuk kurallarına bağlı olarak faaliyette bulunması onun kamusal niteliğini değiştirmez. Çünkü, kamu idareleri ve idarî kamu kurumları da gerektiğinde özel hukuk kuralları uyarınca işlem yapabilmektedir.” demiştir. (Anayasa Mahkemesi, 1994, akt. Sevgili Gençay, 2018)

Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Fatma Didem Sevgili Gençay, Belediye Şirketlerinin Hukuki statüsünü tartıştığı makalesinde, şu değerlendirmeye yer vermiştir: “Bu çerçevede bu şirketler örneğin 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun’un kapsamına da kanaatimizce girmektelerdir…  Kanun metninde “belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşların” kapsama alındığı ve ayrıca yukarıda sayıldığı gibi Yargıtay kararlarında da “kamu tüzel kişileri ve bunlara bağlı kuruluşlar”ın  Kanun kapsamına dahil olduğu görülmektedir. Bu şirketlerin en az % 51 payı belediyelere ait olmakla bu şirketlerin politika ve stratejileri belediye yönetimince biçimlendirilmekte ve böylece bu şirketler “bağlı kuruluş” kapsamına girmektelerdir. Ayrıca 6772 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi gereği ve Yargıtay içtihatları uyarınca Kanun kapsamına sadece kamu tüzel kişileri değil, özel hukuk tüzel kişileri de girmektedir. Hatırlatmak isteriz ki Kamu İktisadi Teşebbüsleri de şirket şeklinde kurulabilmekte ve özel hukuk hükümlerine tâbi olmakla birlikte, 6772 sayılı Kanun’un kapsamına da girmektedir. Yerel yönetimler tarafından kurulan ve sermayelerinin tamamı veya çoğunluğu belediyelere ait olan ve genel olarak “Belediye İktisadi Teşebbüsü (BİT)” denilen bu şirketlerin de “şirket” olarak kurulmuş olmaları ve özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olmaları söz konusu kanun kapsamına girmelerine engel teşkil etmez.” (Sevgili Gençay, 2018)

Sevgili Gençay, belediye şirketleri özel şirket statüsünde kabul edilse bile bu şirketlerde çalışan işçilerin, 6772 sayılı ilave tediye kanunu kapsamında olacağını değerlendirmektedir.

Özet olarak; belediye şirketlerinin hem hukuken hem de fiilen, sermayesinin tamamına sahip olan belediyelere bağlı olduğu, belediye şirketleriyle ilgili bütün kararların belediye başkanı ve belediye yönetimi tarafından alındığı, belediye şirketlerinin belediye tarafından aktarılan mali kaynaklarla varlığını sürdürdüğü, belediyelere bağlı kuruluşlar oldukları, özel hukuk kurallarına bağlı olarak faaliyette bulunmalarının kamusal niteliklerini değiştirmeyeceği ve dolayısıyla Belediye İktisadi Teşekkülü (BİT) olarak kamu kurumu niteliğinde olduğu açıktır. 

3-       YARGITAY KARARLARINA GÖRE BELEDİYE ŞİRKETLERİNİN HUKUKİ STATÜSÜ VE İLAVE TEDİYENİN KAPSAMI

Belediye şirketlerinin hukuki statüsüne ilişkin Yargıtay’ın, taban tabana zıt iki ayrı yaklaşımı söz konusudur. Ayrıca 7., 9. ve 22. Hukuk Daireleri arasında belediye şirket işçilerinin ilave tediye hakkı konusunda içtihat farklılıkları da söz konusudur.

Yargıtay,  2017 yılına kadar belediye şirketlerini, belediyelerin bir iştiraki olarak saymakta, bu nedenle belediye şirketlerinin 6772 sayılı Kanun kapsamında kaldığına ve bu şirketlerde çalışan işçilere ilave tediye ücretlerinin ödenmesine hükmetmekteydi.

Yargıtay’ın bu konudaki kararlarına biraz daha yakından bakmak yerinde olacaktır.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2016/17862 E., 2016/19397 sayılı kararında; “… Somut olayda, davacı vekili davacının çalıştığı şirketin … Büyükşehir Belediyesine ait bir şirket olduğunu, 6772 sayılı Kanun kapsamında kaldığını ve ilave tediye ödenmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davalının da kabulünde olduğu üzere davalı şirket %99,99 hissesi … Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir belediye şirketidir. Bu nedenle şirketin 6772 sayılı Kanun kapsamında kaldığı açıktır. Bu itibarla ilave tediye ücretinin hesaplanarak hüküm altına alınması gerekir.” denilmektedir. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2016)

Yine 7. Hukuk Dairesi’nin 2014/21336 E., 2015/1391 sayılı Kararında, “(…) Davalı şirketin %30 ortağı Bursa Büyükşehir Belediyesi, %20 ortağı Osmangazi Belediye Başkanlığı, %20 ortağı Yıldırım Belediye Başkanlığı, %2.8 ortağı Nilüfer Belediye Başkanlığı, %27,2 ortağı Buski Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğüdür. Bu nedenle davalı şirket 6772 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmeli ve davacının hak kazandığı ilave tediye alacağı tespit edilerek hüküm altına alınmalı iken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.” denilmek suretiyle belediye şirket işçilerine ilave tediye ödenmesi yönünde karar tesis edilmiştir.  (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2015)

Ancak Yargıtay, 2017 yılından itibaren bu yerleşik içtihatlarından dönerek belediye şirketlerinin hukuki statüsünü yeniden değerlendirmiş ve bu şirketlerin özel hukuk tüzel kişiliği olduğuna hükmetmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2016/24028 E., 2017/14012 sayılı Kararında; “… Belediyeler tarafından kurulan veya ortak olunan şirketler ise, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi sermaye şirketleri olup, belediyelerin tüzel kişiliğinden ayrı ve bağımsız özel hukuk tüzel kişileridir. Belediyelerin kurdukları veya ortak oldukları ticaret şirketlerine, kamu tüzel kişiliği kazandıran herhangi bir kanun hükmü bulunmadığı gibi, kamusal yetki ve ayrıcalıklar tanınmamıştır. Dolayısıyla, söz konusu şirketlerin “kamu tüzel kişisi” ya da “kamu kurum ve kuruluşu” oldukları kabul edilemez. 

…. Dolayısıyla, 6772 sayılı Kanun’un 1. maddesindeki, belediyeye bağlı teşekkül ifadesinden, kanun koyucunun, belediyelerin hissedarı olduğu şirketleri kastettiği söylenemez.

Anılan sebeplerle, belediyelerin hissedarı olduğu şirketler 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunmadıklarından, davalı şirket ilave tediye ödemekle yükümlü değildir. Bu halde, ilave tediye alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.” denilmiştir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2017)

Belediye şirketlerinde çalışan kişilerin işçi niteliğinde olduğu tartışmasız olmakla beraber, Yargıtay’ın içtihat değişikliğine giderek belediye şirketlerini ‘özel şirket’ statüsünde kabul etmesi, bu kurumlarda çalışan işçilere ilave tediye ödenmesinin temel gerekçesini oluşturmuştur.

Yargıtay’ın belediyelerdeki taşeron işçilerin belediye şirketlerine geçirilme sürecine denk gelen bu içtihat değişikliği sonrasında, belediye şirketlerine geçirilen yaklaşık 500 bin taşeron işçi ilave tediyeden yararlanamamıştır.

Belediye şirket işçilerinin açtığı davalar, yerel mahkemelerde ve bölge adliye mahkemelerinde her ne kadar işçi lehine sonuçlansa da bu kararlar Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından bozulmaktadır.

9. Hukuk Dairesi 2017/13347 E., 2020/1420 sayılı Kararında şu değerlendirmeye yer vermiştir:

“Her ne kadar, aynı davalıya karşı ilave tediye alacak talebiyle açılmış ve bu talebin kabul edildiği bir kısım yerel mahkeme kararları Dairemizce onanmış ve ayrıca yine ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin gerekçeli kararlarında söz edildiği üzere, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin davalı şirketin 6772 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde kararları bulunmakta ise de, Yargıtay 7. 9. ve 22. Hukuk Daireleri arasında bu yönde oluşan içtihat farklılığın giderilmesi için Yargıtay 1. Başkanlık Makamına İçtihadı Birleştirme amacıyla 22. Hukuk Dairesince yapılan başvuru üzerine, Dairemizce Yargıtay 1. Başkanlığına yazılan 30/09/2016 tarihli görüş yazısında; Belediye Başkanlıklarının ortak olduğu şirketlerin bağlı kuruluş olmadığından, bu şirketlerin 6772 sayılı kanun kapsamında kalmadıkları ve işçilerinin de ilave tediyeden yararlanamayacakları ve hukuk dairelerinin kendi içinde verdiği çelişkili kararlara karşı içtihat birleştirmesi yolu bulunmadığı ve içtihat birleştirilmesinin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.

Yargıtay Daireleri arasında bu hususta görüş farklılığı bulunmaması nedeniyle de, bu hususta içtihat birleştirme yoluna da gidilmemiştir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2020) 

9. Hukuk Dairesi, daha sonraki kararlarında da ifade edileceği üzere, belediye şirketlerini özel şirket saymaya ve bu nedenle belediye şirket işçilerinin ilave tediye alamayacağına yönelik kararlar vermeye devam etmektedir.

“Bu durumda Yargıtay Dairelerince benimsenen ortak görüşe göre, Belediyelerin hissedarı olduğu özel hukuk hükümlerine tabi şirketler 6772 sayılı Kanun kapsamında kabul edilmemektedir. Dolayısıyla bu şirketlerin işçilerine ilave tediye ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta da, davacı devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlardan olmayan Bursa Belediyesinin hissedarı olduğu, özel hukuk hükümlerine tabi şirket işçisi olduğundan ilave tediyeden yararlanma hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, davacının ilave tediye alacak talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2020) 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bu kararıyla belediye şirket işçilerinin ilave tediye konusuna noktayı koymuş; 7., 9. ve 22. Hukuk Daireleri arasında belediye şirket işçilerinin ilave tediye hakkı konusunda oluşan içtihat farklılığın giderilmesi için Yargıtay 1. Başkanlık Makamına İçtihadı Birleştirme amacıyla 22. Hukuk Dairesince başvuru yapıldığı, ancak belediye şirketlerinin 6772 sayılı kanun kapsamında kalmadıkları ve işçilerinin de ilave tediyeden yararlanamayacakları, hukuk dairelerinin kendi içinde verdiği çelişkili kararlara karşı içtihat birleştirmesi yolu bulunmadığı belirtilmiş, içtihat birleştirilmesi yoluna da gidilmemiştir.

Gelinen noktada, Yargıtay 7. ve 22. Hukuk Dairelerinin kapatıldığı da göz önüne alındığında belediye şirket işçilerinin ilave tediye kapsamında olmadığı yönünde ortak görüş benimsenmiş, böylece belediyelerin hissedarı olduğu şirketler, özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlar olarak kabul edilerek buralarda çalışan işçilerin ilave tediye hakkı bulunmadığı hükme bağlanmıştır.

4-      SGK, BELEDİYE ŞİRKETLERİNİ ÖZEL ŞİRKET SAYMIYOR

Diğer yandan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), belediye şirketlerini özel şirket statüsünde olmadıkları gerekçesiyle engelli teşviklerinden yararlandırmamaktadır.

SGK’nın 19/08/2008 tarih ve 2088-77 sayılı Genelgesi’nde şu açıklamaya yer verilmiştir:

“Anılan maddenin altıncı fıkrasına göre, yalnızca özel sektör işverenlerince çalıştırılan özürlü sigortalılardan dolayı sigorta primi işveren hissesi teşvikinden yararlanılması sözkonusu olup, kamu işyerlerinde (genel ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile bunlara bağlı işletmeler, sermayesinin yarısından fazlası bunlara ait olan işyerleri ve diğer kamu işyerlerinde) çalıştırılan özürlü sigortalılar için, bahse konu sigorta prim teşvikinden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Buna göre; mahiyet kodu (1) ve (3) olarak tescil edilen veya resmi nitelikte olduğu halde (2) mahiyet kodu verilen işyerleri kapsama dahil edilmeyecektir. Mahiyet kodu daha önce (1) veya (3) olarak verildiği halde, özel sektör işyeri olduğu iddia edilerek bu Kanunla getirilen teşvikten yararlanmak isteyen işverenlerin durumları üniteler tarafından mevzuat çerçevesinde araştırılacak ve sonucuna göre işlem yapılacaktır.” (SGK, 2008)

SGK’nın bu genelgesine göre il özel idareleri, belediyeler, köyler ile bunlara bağlı işletmeler ve sermayesinin yarısından fazlası bunlara ait olan iş yerleri kamu iş yeri sayılmıştır. Dolayısıyla belediye şirketleri bu bağlamda kamu iş yeri kabul edilmiştir. SGK Genelgesinde, kamu iş yeri kabul edilen iş yerlerindeki çalışan engelli işçilerin, engelli teşviğinden yararlanmasının mümkün olmadığı kesin olarak ifade edilmektedir. SGK, resmi nitelikte olduğu halde mahiyet kodu özel sektör iş yeri olarak (2) verilen iş yerlerinin de kapsama dahil edilmeyeceğini belirtmektedir. Özetle SGK, belediye şirketlerini kamu işyeri olarak kabul etmekte, dolayısıyla belediye şirketlerinde çalışan engelli işçilerin sigorta primlerinin Hazine tarafından karşılanmasına imkan tanımamaktadır. (Uğurlu, 2018)

5-      KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU’NUN BELEDİYE ŞİRKET İŞÇİLERİNİN İLAVE TEDİYELERİNE İLİŞKİN KARARI

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), Gebze Belediyesi’nde çalışan bir işçinin başvurusu üzerine belediye şirket işçilerinin ilave tediye hakkına sahip olup olmadığı konusunu ilgili mevzuat açısından detaylı olarak incelemiştir.

KDK’nın 2019/7382-S.11267 sayı ve 22/08/2019 tarihli kararında, şu değerlendirmeye yer verilmektedir:

Sonuç olarak 6772 sayılı Kanunun uygulanması bakımından belediye şirketlerinin belediyelerin bağlı teşekkülleri olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır. Bu durum, 25 inci paragrafta anılan Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere belediye şirketlerinin diğer özel şirketlerden farklı hukuki niteliğe sahip olduklarının kabul edilmesinin bir sonucudur. Ayrıca 6772 sayılı Kanunun isminde “Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması…” ibaresi bulunmasına rağmen Kanun kapsamında şirket niteliğinde özel hukuk tüzel kişileri de bulunduğu dikkate alındığında, 6772 sayılı Kanunun kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gereken asıl husus tüzel kişilikten ziyade iştiraklerde kamu kaynaklarının kullanılması durumudur. Bu itibarla belediye iştiraklerinin şirket statüsünde kurulmuş olmaları ve özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olmaları 6772 sayılı 16 / 17 Kanun kapsamına girmeleri için bir engel teşkil etmemektedir.

…. Diğer taraftan başvuru konusu ile ilgili olarak 6772 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde ilave tediye kapsamında olması öngörülen 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerin belediye şirketleri ile ilgisi bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde fayda mülahaza edilmektedir.

Yapılan inceleme neticesinde; belediye şirketlerinin, ilave tediyenin kapsamını belirleyen 6772 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer alan “… belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller…” ve “… 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde…” şeklindeki her iki düzenlemenin de kapsamında yer aldığı değerlendirilmiş, başvuranın işçi statüsünde çalıştığı ... Ltd. Şti.’nin sermayesinin tamamının Gebze Belediyesine ait olması nedeniyle 6772 sayılı Kanunun uygulanması bakımından belediyenin bağlı teşekkülü olduğu anlaşıldığından başvuranın ilave tediyeden yararlandırılmaması işleminin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” (Kamu Denetçiliği Kurumu, 2019)

KDK; Yargıtay’ın ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tartışarak belediye şirketlerinin ‘özel şirket’ olarak kabul edilmelerinin mümkün olmadığına, bu kuruluşların ‘belediyelerin bağlı teşekkülleri’ olarak kamu kurumu niteliği taşıdığına ve bu nedenle belediye şirketlerinde çalışan işçilerin yılda 52 günlük ilave tediye hakkına sahip olduklarına karar vermiştir. KDK’nın tavsiye niteliğinde kararı, gereği yapılmak üzere Gebze Belediye Başkanlığına ve diğer ilgili bakanlıklara gönderilmiştir. 

6-      ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İLAVE TEDİYE KARARI

Anayasa Mahkemesi, 22 Şubat 2019 tarih ve 30694 sayılı Yasemin Bodur kararında, Tosya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında çalışan başvurucuya, Yargıtay’ın çelişkili kararları nedeniyle ilave tediye ödenmemesini ‘adil yargılanma hakkının ihlali’ sayıp 7 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

AYM’nin Yasemin Bodur kararı doğrudan belediye şirket işçilerine yönelik olmasa da bire bir benzer nitelik taşımaktadır. Diğer yandan Yüksek Mahkeme’nin özellikle altını çizdiği hususlar; Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Dairelerinin ilave tediye konusunda çelişkili kararlar verdiği, üst yargı organları arasında içtihat birliği bulunmadığı ve bu nedenle ilave tediye alamayan işçi Yasemin Bodur’un ‘adil yargılanma hakkının ihlal edildiği’ noktasında toplanmaktadır. (Anayasa Mahkemesi, 2019)

Anayasa Mahkemesi’nin kararına konu olan Yasemin Bodur’un dava süreci şöyle gelişmiştir: Tosya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda işçi olarak çalışırken ilave tediye ödenmeyen Yasemin Bodur, açtığı davayı yerel mahkemede kazanmıştır. Kurumun itirazı üzerine konuyu değerlendiren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ise yerel mahkemenin kararını bozmuştur.

Hak ihlali iddiasıyla konuyu Yüksek Mahkemeye taşıyan Yasemin Bodur’un başvurusunu inceleyen AYM, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında çalışan işçilere ilave tediye ödenip ödenmeyeceği konusunda, Yargıtay 7., 9. ve 22. Hukuk Dairelerinin içtihatlarının birbirine zıt olduğuna ve bu içtihat farklılıklarının yıllardan beri giderilemediğine dikkat çekmiştir. Bu durumun hak ihlaline yol açtığına ve ilave tediye konusunda içtihat birliği sağlanması için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na bildirimde bulunulmasına karar vermiştir.

Dolayısıyla AYM’nin bu kararı, belediye şirket işçileri açısından emsal niteliktedir.

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Taşeron işçilerin kadroya geçişi aşamasında belediye işçileriyle, merkezi kurum işçileri arasında önemli bir ayrıma imza atılmıştır. Merkezi idarelerdeki işçiler, 4/D sürekli işçi statüsüne geçirilirken belediyelerdeki taşeron işçilere, ‘belediye şirket işçiliği’ uygun görülmüştür. Aynı statüde (taşeron işçi) ve kamu kurumlarında (belediyeler ve merkezi kurumlar) çalışan iki işçi grubu arasında en başta ihdas edilen bu statü ayrımcılığı, belediye şirket işçilerine ilave tediye verilmeyerek derinleştirilmiştir.

Bu farklı uygulamanın dayanağı da yukarıda detaylı şekilde yer verdiğimiz Yargıtay’ın içtihat değişikliğidir.  Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2017 yılına kadar belediye şirket işçilerinin ilave tediye alabileceğine karar verirken, 22. ve 9. Hukuk Dairesi 2017 yılında bu içtihattan dönerek belediye şirketlerini ‘özel şirket’ olarak kabul etmiş ve buna dayanarak belediye şirket işçilerini ilave tediye kapsamı dışında tutmuştur.

Oysa Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yukarıda yer verdiğimiz kararında isabetli şekilde vurgulandığı üzere, belediye şirketlerinin ‘özel şirket’ sayılması doğru bir yaklaşım değildir. Sosyal Güvenlik Kurumu da belediye şirketlerini kamu kurumu olarak görmekte ve buna göre işlem tesis etmektedir. Yine AYM’nin, kamu iktisadî teşebbüsünün özel hukuk kurallarına bağlı olarak faaliyette bulunmalarının onların kamusal niteliğini değiştirmeyeceği yönünde kararları sözkonusudur.

Belediye şirketleri, münhasıran personel çalıştırmak üzere kurulan, belediyelerdeki taşeron işçilerin geçişi yapılan, başka bir ticari faaliyeti bulunmayan, karar vericileri bütünüyle belediye başkanı ve belediye yönetimi olan, kamu kaynaklarını kullanan, işçilerinin tamamına yakını belediyede çalışan ve özü itibariyle taşeron işçilerin ‘resmi işvereni’ durumundaki kurumlardır.

Belediye şirket işçileri, belediyede çalışan, belediyenin hizmetlerini gören ve belediyelerin doğrudan temin sözleşmesi gereği belediye şirketine aktardığı kaynaktan ücreti ödenen kişilerdir. Belediye şirketleri, belediye ile işçiler arasında bir nevi taşeron şirket görevi görmektedir.

Bütün bu nedenlerle belediye şirketlerinin kamu kurumu niteliğinde olduğu açıktır.

Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin Yasemin Bodur kararında belirtilen pek çok husus, belediye şirket işçileri için de geçerlidir. Belediye şirket işçilerinin ilave tediyeden mahrum bırakılmasında Yargıtay’ın ilgili daireleri arasındaki içtihat farklılığı önemli bir rol oynamıştır.

Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Kamu Denetçiliği Kurumu’nun karar ve tespitleri de dikkate alınarak Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel başvurularda, belediye şirket işçileri lehine karar çıkması kuvvetle muhtemeldir. Bu noktada belediye şirketlerinde örgütlü işçi sendikalarına önemli bir görev düşmektedir. Belediye şirket işçilerine önemli bir kazanım sağlayacak olan ilave tediye hakları konusunda, hukuk mücadelesinin başlatılabilmesi için belediye şirket işçilerine rehberlik yapılması ve hukuki destek sağlanması önem arz etmektedir.

 

KAYNAKÇA

Anayasa Mahkemesi, (2019), “Anayasa Mahkemesi Yasemin Bodur Başvurusu”, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/02/20190222-26.pdf , (07.02.2021)  

Kamu Denetçiliği Kurumu, (2019), “Belediye Şirketinde İşçi Statüsünde Çalışan Başvuranın 6772 Sayılı Kanun Kapsamında İlave Tediyeden Yararlanma Talebi Hakkındadır”, https://kararlar.ombudsman.gov.tr/Arama/Download?url=20181204\30504\Yayin\Karar-2018-16132.pdf&tarih=2019-08-22T14:20:14.334132, (04.02.2021)  

Sevgili Gençay, Fatma Didem, (2018), “Belediye Şirketlerinin Hukuki Statüsü”, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2018-134-1737, (10.02.2021)

Sosyal Güvenlik Kurumu, (2008), “2008-77 Sayılı Genelge”, https://kms.kaysis.gov.tr/Home/Kurum/22620739, (10.02.2021) 

Türkiye İstatistik Kurumu, (2020), “İşgücü İstatistikleri, Ağustos 2020”, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Isgucu-Istatistikleri-Agustos-2020-33792 , (09.02.2021)

Uğurlu, Ali Hikmet, (2018), “Belediye Şirketleri, Engelli Prim Teşviğinden Yararlanabilir mi?”, https://www.kamuiscileri.net/belediye-sirketleri-engelli-prim-tesviginden-yararlanabilir-mi-8705.html, (10.02.2021) 

Yargıtay Başkanlığı, (2015), “7. Hukuk Dairesi, 2014/21336 E., 2015/1391 K.”,    https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/, (04.02.2021) 

Yargıtay Başkanlığı, (2016), (7. Hukuk Dairesi, 2016/17862 E., 2016/19397 K.), https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/, (04.02.2021)  

Yargıtay Başkanlığı, (2017), (22. Hukuk Dairesi, 2016/24028 E., 2017/14012 K.), https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/, (05.02.2021)   

Yargıtay Başkanlığı, (2020), (9. Hukuk Dairesi, 2017/13347 E., 2020/1420 K.)  https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/, (05.02.2021) 


İLİŞKİLİ İÇERİK

KATEGORİDEKİ İÇERİK